Hangi enstrüman Paul Duka’nın Büyücü’nün Çırağı eserindeki yarı fesat, yarı komik mırıltısını canlandırdıktan birkaç saniye sonra Çaykovski’nin Patetik Senfonisi’ndeki yalnızlığını ve umutsuzluğunu tasvir edebilir? Ve Mozart’ın Figaro‘sunun açılışında eğlenceli ama yumuşak ve daha sonra tınıların heyecan verici telaşına eşlik edebilir? Schostakovich’in 12. Senfonisi’ndeki kaba gülünçlükleri ve tuhaflığı hangi enstrüman olması gerektiği gibi aktarabilir? Başka hiçbir enstrüman, Elgar’ın Falstaff‘ının yarı samimiyetsiz, yarı hüzünlü oyunculuğuna hayat veremez ve Ravel’in Bolero’sunda o yozlaşmış, dolambaçlı ve davetkar havasını bu kadar etkileyici yansıtamazdı.Hangi enstrüman Strauss’un Don Kişot’unda iki rahibin bitmek bilmeyen ilahi bir tartışma içinde olan monoton gevezeliğini taklit edip, Çaykovski’nin 4. Senfonisi’nin tatlı melankolisinden, Şehrazat’ın Le Sacre‘sindeki Kalender Prens’in baştan çıkarıcı yalınlığını bu kadar etkileyici işleyebilir ki?

Şüphesiz Fagottan bahsediyorum.

Basit bir şekilde anlatmak gerekirse Fagot orkestranın tam ortasında yer alan üzerinde anahtarlar, çubuklar, pedler ve tahta borulardan oluşan bir yığın gibi , benzersiz sesini nefesli çalglar bölümünün geri kalanı üzerinde yükseltirken duruşu sanki ölümcül bir denizaltının periskopundan avını aramasını andırıyor…

Eski kökenlere sahip birçok enstrümanda olduğu gibi, Fagotun da tam selefini kesin olarak belirlemek zor. Modern fagot olarak bildiğimiz çalgıdan önce gelen birkaç tarihi enstrüman var ama hiçbiri aslında bize tam olarak fagotun soyundan geldiğine dair bir kanıt sunmuyor.

Çift kamışlı bir enstrüman olan fagotun, on ikinci yüzyılda Avrupa’da kullanılmaya başlanan “Şavm” adı verilen yine çift kamışlı bir nefesli çalgıdan evrimleştiğine inanılıyor. Şavm 12 ile 14. Yüzyıllar arasında benzer çalgıların geliştirildiği Orta Doğu’da ortaya çıkmış olması muhtemel bir çalgı.Popülaritesinin zirvesine ortaçağ ve Rönesans dönemlerinde ulaşan şavm klasik müziğin soyundan gelen Schalmai enstrümanları ailesi tarafından yavaş yavaş gölgede kalmaya başlıyor. Haçlı Seferleri esnasında Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’den Batı Avrupa’ya gelmiş olması muhtemel bu çalgının benzeri çift kamışlı başka çalgılar da Doğu’da ve Güney Avrupa’da uzun süredir mevcuttu; örneğin eski Yunan ve daha sonra Bizans da kullanılan “Aulos”, “Sorna” ve “Zurna” ve Ermeni “Duduk”u da bu çalgılar arasında sayılabilir.

16. Yüzyıla kadar kullanılan Şavm, Rönesans dönemi müziğinin genişleyen taleplerini karşılamak için enstrüman yapımcıları tarafından aralığı gittikçe büyüyen “Bombard” ya da diğer adıyla “Bas Şavm” olarak tekrar geliştirildi.. Bu gelişim o kadar ileri gittiki çalgının boyotunun neredeyse 3 metreyi bulması calgıyı çalınamaz ve yönetilmesi fiziksel olarak mümkün olmayan bir noktaya ulaştırdı. Fagotun bilinen en yakın atası olan “Bas şavm” adlı bu enstrümanın ilginç ve bir o kadar da güzel olan melodilerine buradan ulaşabilirsiniz.

Bas Şavm’ın gelişim sürecinde yaşanan en önemli değişiklik ise çift tahta borulu hale gelmesiydi ve bu durum nefesli çalgılar için alışılmadık ve benzersiz bir özellikti. Daha önce pirinç çalgılarda görülen şekilde, enstrümanın gövde bölümünün ortadan “u” şeklinde katlanması çalgının toplam uzunluğunu yarıya indirdi ve enstrümanın tümüne calgıcının kolayca erişebileceği bir konuma ulaştıdı. Enstrümanın ucuna s şeklinde bir boru takıldı ve üstüne çift kamış yerleştirildi. Enstrümanın diğer ucu, sesin yayılması için genişletildi. Geliştirilen bu ilk çalgı “Dulcian ” ya da bir diğer adıyla “Curtial” olarak günümüzde de biliniyor. Çift borulu çalgı olarak o dönemde, Canon Alfranio of Ferara’nın buluşu olan “Fagotum” var olan tek enstrümandı. Alfranio’nun fagotumu, gayda tipi bir alet olan “Kornamus”tan esinlenerek icad edilmişti. Konik bir deliğe sahip olan ve metalik olmayan bir çift kamış kullanan günümüz modern fagotunun aksine, Alfranio’nun kornamus ve fagotumunun her ikisinde de silindirik delikler ve tek vuruşlu metal kamışlar bulunuyordu.

Fagotum
Fagotum

Fagotum adı muhtemelen enstrümanın bir araya gelmiş bir demet çubuğa benzemesinden kaynaklanıyordu ve bu isim bu güne kadar hala Almanya ve İtalya’da kullanılmaya devam etmektedir. Daha öncede belirttiğim gibi çeşitli isimlerle bilinen “Bas Şavm “ dan başlayarak “Curtal”dan “Curtial” a sonra “Dulcian”a ve ardından günümüzde bilinen “Fagot”a dönüşen bu enstrüman on altıncı yüzyılda Schalmei ailesinin gerçek anlamda en önemli bas çalgısı olmuştu. Çift kamışlıların atası olan bu çalgı , çift kanallı delikli ve küçük parlayan bir bilezik ile tek bir tahta parçasından yapılmıştı. ( Dulcian)

Dulcian
Dulcian

16. yüzyılın ilerleyen zamanlarında Fransızlar, tek parça olan Curtial’ı 4 parçalı ve ucuna eklenen “S” şeklindeki boruya takılan kamışla çalınan günümüzde de kullanılan son haline dönüştürdüler. Fagot ve eski versiyonları hep çift kamışlı enstrümanlar olmuşlardır. Çift kamış, çeşitli nefesli çalgılarla ses üretmek için kullanılan bir kamış türüdür ve enstrümanın en kırılgan ve geçici kısmıdır. Hava üflendiğinde birbirine karşı yerleştirilmiş iki yaprağın titreşimi ile elde edilen sesin kontrolu ise dudak pozisyonu ile sağlanır.

alet, fırça içeren bir resimAçıklama otomatik olarak oluşturuldu

Modern fagot kamışının eski tip fagot kamışı ile farkı boyut olarak daha büyük olması ve modern kamışların telle bir arada tutulurken, eski tip kamışlarda mumlu ip kullanılmış olmasıdır…

Tarihte Fagotçuların sahne aldığını gördüğümüz bilinen en eski yerlerden biri kiliselerdir. 1644’te İngiliz kiliselerinde batıl inanç ve putperestliğin simgesi olarak görülen orglar yasaklandığında, müzik küçük gruplar tarafından yapılmaya başlanmış ve fagot da bu gruplar içerisinde yavaş yavaş yerini almaya başlamıştı. Fagota, 1674’te Fransız operasındaki ilk rollerinden birini Jean-Baptiste Lully verdi. Lully gerçek bir fagot hayranıydı ve fagotu operasının “Ruh”u olarak adlandırırdı. Çoğu erken müzikte, fagot sadece müziğe bas sesleri sağlamak üzere katılmaktaydı ancak bu durum 18. ve 19. Yüzyıllarda adım adım değişmeye başladı. Mozart’ın yaşadığı dönemde çalınan 3-tuşlu modelden, Haydn’in zamanında 6-tuşlu modele ve bugün gördüğümüz 17 ila 24 tuşlu versiyonlarına evrilen Fagot üç buçuk oktava ulaşmış kapasitesiyle bir solo ve orkestra enstrümanı olarak bugünkü rolünü üstleneceğini göstermekteydi. Herhangi bir enstrüman veya enstrüman grubu ile uyum sağlama yeteneği, tekil tınısı ve solo yeteneği birçok besteciyi büyülüyordu.

müzik, fagot, müzik aleti, pirinç üflemeli çalgı içeren bir resimAçıklama otomatik olarak oluşturuldu

Gelişim konusunda epey renkli bir geçmişe sahip olan Fagot da diğer her enstrüman da olduğu gibi bir okula ve ekole sahip olmaya başlamıştı.1880’lerde iki fagot yapım okulu ortaya çıktı ve ekollerini çalgıcı ile buluşturdu. Fransız Okulu Buffet Crampon Paris ve Alman okulu Wilhelm Heckel…Her biri ton üretimi, parmak kullanımı ve entonasyon konusunda kendi çözümlerini sunuyorlardı.

Barok Çağ ve Fagot

Fagot özellikle barok dönemde Antonio Vivaldi gibi bestecilerin eserleri sayesinde popülerlik kazanmaya başladı. Vivaldi fagot için 40’a yakın konçerto yazdı ve bu sayıca keman için yazdığı konçertolardan fazlaydı. Hepsi olmasa da çoğunun 1720 ile 1740 yılları arasında bestelendiği bilinmektedir. Bu konçertoların birkaçının ithafen yapılmaş besteler olması dışında konçertoların çoğunu Vivaldi’nin 1704 yılından itibaren otuz altı yıl boyunca öğretmenlik yaptığı Venedikteki Pio Ospedale della Pieta yetimhanesindeki kızlar için bestelediği ve yetimhanedeki kızların da tarihtki ilk kadın fagotçular olabilecekleri düşünülmektedir.

Bir besteci olarak Vivaldi kendisine ve Barok döneme atfedilen müzikal özelliklerin çoğunu fagot için bestelediği eserlerle de sergiliyordu. Birçok eserinde teknik beceri ve stilde esneklik gerektiren formlarda beste yaparak konçerto formunda diğer bestecilere örnek teşkil edecek modeller yaratmıştı ve bu yaklaşım Barok dönem bestecilerinin, fagot için çok yönlü ve güzel müzikler yazmaya başlamasına neden oldu. Vivaldi’nin fagot konçertoları günümüzde hala Barok fagot repertuarının en önemli parçası olmaya devam etmektedir.

Barok dönemin bir diğer önemli bestecisi olan Johann Sebastian Bach fagot için nispeten daha az beste yaptı. Bunun nedeni bilinmemekle birlikte dönemin flüt ve obua sanatçılarının Bach’ın bestelerini çalmaya daha yatkın olabilecekleri varsayılmaktadır. Herhalükarda bu durum biz fagot sanatçılarını Bach’ın eserlerini icra etmekten alıkoymadı. Bunun nedeni ise Bach’ın müziklerinin şimdiye kadar yazılmış en iyi müzikler arasında olması ve Barok dönemde bestelenen eserin bir enstrümadan diğerine aktarılması çok yaygın bir gelenek olarak günümüzde de devam etmesidir diyebiriz.

Klasik ve Romantik Çağlar: Fagotun Yükselişi

Klasik dönem başlarında Bach’ın etkileri hala devam ettiği için bu dönemin ilk örneklerinde fagot bir bas eşlik enstrümanı olarak kullanılmaktaydı. Ancak 3 büyük müzisyen Haydn, Mozart ve Beethoven kendi tarzlarını yaratmış ve orkestra yapısının değişmesine önem vermeleriyle birlikte fagotun da orkestradaki görevinin çok daha etkin bir noktaya gelmesine katkı sağlamışlardır.

Her ne kadar klasik dönemde Beethoven, fagot için kapsamlı bir şekilde beste yapan ilk besteci gibi görünsede Mozart ve Haydn da fagot literatürüne önemli katkılarda bulunmuşlardır. Mozart’ın 18 yaşında bestelediği Si Bemol Fagot Konçertosu günümüze ulaşmış tek fagot konçertosudur.Besteci bu eseri 1774 yılında tamamlamış ve o yıl ilk kez sarayın en genç fagotçusu Johann Hofer tarafından yorumlandı. Ayrıca bu konçerto Mozart’ın üflemeli çalgılar için bestelediği ilk eser olma özelliğini de taşır. Mozart’ın Fagot Konçertosu gibi pek çok solo eser ve Beethoven’ın Flüt, Fagot ve Piyano için Trio Sonatı gibi pek çok oda müziği eseri klasik dönemde hayat buldu. Orkestralı solo oda müziği için bestelenen en önemli eserler arasında Haydn’ın Obua, Fagot, Keman için Senfonik Konçertosu ve yine Mozart’ın Çello ve nefesli dörtlü için Senfonik Konçertosu’nu örnek gösterebilirim. Mozart senfonilerinde, piyano konçertoları serisinde ve en çok da dört büyük operasında, fagotun eşsiz doğasını, birkaç nota içinde şakacı ve saçma bir karakterden, pürüzsüz bir lirizme ve sonrasında dokunaklı bir acıya dönüşme yeteneğini çok iyi anladğını kanıtlıyordu.

Romantik Çağ: Yeni Zirvelere Ulaşmak

Fagotun tasarımı, Romantik dönemde (yaklaşık 1820-1900) gelişmeye devam etti ve bu, onun ifade ve teknik yetenek açısından yeni zirvelere çıkmasına olanak sağladı. Bu dönemdeki iki önemli değişiklik, Alman ve Fransız fagot sisteminin tanıtılmasıydı.

Bu sistemlerin her ikisi de Romantik dönemde fagot için genişletilmiş bir repertuvara katkıda bulundu. Richard Wagner ve Johannes Brahms gibi besteciler onun geniş kapsamını, melodik esnekliğini ve karmaşık ritimlerini senfonilerinde ve operalarında sergileyerek fagotun öne çıkmasını daha da hızlandırdı. Romantik dönem bestecileri arasında fagot için konçerto ve sonatlar bestelemiş isimlerden bazıları da Franz BERWALD, Carl Maria von WEBER, Camille Saint SAENS, Edward ELGAR, Giacomo ROSSINI, vb. isimlerdir.

Fagotun tasarımının ve repertuarının Klasik ve Romantik dönemler arasındaki evrimini araştırmak, istemeden de olsa dikkatleri dönemin kompozisyon ve enstrümantal ilerlemelerine çeker. Müzik enstrümanı ustalarının ve bestecilerinin yorulmak bilmeyen çabaları, fagotun tasarımının gelişimini başlatmış ve ona Batı orkestra müziğinin ayrılmaz bir parçası olarak önemli bir konum kazandırmıştır.

20. Yüzyılda Fagot için Gelişmeler

20. yüzyıla girerken giderek daha sofistike müzik türlerinin ortaya çıkışıyla birlikte, besteciler fagotun sunabileceği tüm yetenek yelpazesini deneme fırsatını yakaladılar ve onu orkestra toplulukları ve klasik solo parçalardaki geleneksel rollerinin ötesine taşıdılar. Maurice Allard ve Bernard Garfield gibi bu dönemin önemli fagotçuları, enstrümanın çevikliğini, aralığını ve teknik potansiyelini genişleten, teknik açıdan zorlu kompozisyonlar yazmaları için bir dizi çağdaş besteciye ilham verdi.

Fagot aynı zamanda caz müziği dünyasında kendine zıt bir rol keşfetti ve kendine özgü çok yönlülüğünü ve farklı türlere uyarlanabilirliğini sergiledi. Egzotik alt tonlarla dolu etkileyici çalma stili, fagotun benzersiz sesini ve dokusunu caz tutkunlarıyla buluşturdu. 20. yüzyılın çalım tarzları ve türlerindeki değişimlere paralel, fagotun fiziksel yapısına önemli adaptasyonlar yapıldı. Bu dönemin fagot için besteler yapmış önemli bestecileri arasında ise Paul HINDEMITH, Jean FRANCAIX, Luciano BERIO, Isang YUN, Gordon JACOB, Francis MIGNONE, vb. sayılabilir.

21. Yüzyılda Fagot

21. yüzyıla girerken, yeni teknolojinin fagot üretimine ve performansına uygulanması benzeri görülmemiş bir düzeye ulaştı.

Performans açısından, dijital kayıt ve ses yükseltme teknolojilerindeki gelişmeler, hem canlı performansta hem de kayıtlı medyada fagot sesiyle daha fazla deneme yapılmasına olanak tanıdı. Müzisyenler artık performanslar sırasında fagotun sesini gerçek zamanlı olarak yükseltebilir, bozabilir veya değiştirebilir; bu da enstrümanın çeşitli müzik türlerindeki rolü için yeni olasılıkların önünü açabilir oldu.Eğitim alanında video paylaşım platformlarının ve çevrimiçi öğrenme araçlarının yükselişi fagot derslerini daha erişilebilir hale getirdi. Bu, daha önce izole edilmiş yorumcuların artık teknikleri, besteleri ve performansları paylaşabildiği küresel bir fagot meraklıları topluluğu oluşmasına teşvik etti.

Fagotun çeşitli türlerdeki uyarlanabilirliği ve çok yönlülüğü, enstrümanın orkestral bir arka plan rolünden, hem melodik hem de vurmalı performanslar sergileyebilen dinamik bir solo enstrümana dönüşmesini sağladı.

Özetle 20. ve 21. Yüzyıllar fagotta önemli dönüşümlere yol açmış, fiziksel yapısındaki değişikliklerden gelişmiş üretim tekniklerine, çeşitli müzik türlerindeki var oluşuna ve teknoloji odaklı performans tekniklerinin ortaya çıkışına kadar bu çağların bu çok yönlü enstrüman için oyunun kurallarını değiştirdiği kanıtlanmış oldu.

Tüm bu bakış açılarıyla fagotun tarihinin, sürekli değişim ve adaptasyonun büyüleyici bir hikayesi olduğu açıktır. İlk ataları olan Dulcian ve Curtal‘dan, Klasik ve Romantik dönemlerde orkestraların temel taşı olarak ortaya çıkışından, 20. ve 21. yüzyıllarda farklı müzik türleriyle çok yönlü bağlantılarına kadar üretimini ve çalınabilirliğini geliştiren teknolojik gelişmelerle donatılan fagot, müzik tarihindeki yerini sağlamlaştırdı. Önemli isimlerin bu yolda bıraktığı miras, fagotun bir enstrümandan çok daha fazlası olduğunu hepimize hatırlatıyor ve bu insanın yaratıcılığının, dayanıklılığının ve güzel müzik yapma yönündeki daimi arzusunun bir kanıtıdır.

Dipnot:

Bazı enstrümanlar, daha az sayıda çocuk ve gencin çalması nedeniyle sonsuza kadar yok olma riskiyle karşı karşıya ve ne yazikki Fagot da bu enstrümanlardan biri. Bu yazıyı hazırlama sebeplerimin başında Fagotu daha fazla kişiye tanıtabilmek. Bizlerin bu şekilde katkıları olmadan hepimizin bildiği ve sevdiği müziklerin sesinin bu enstrümanlar olmadan çok farklı olacağı bir gerçek. Bu nedenle yazımı Hollanda’da düzenlenen “Save the Bassoon Campaign” e ithaf ediyorum.

Kaynakça;

-Bassoon( March 1964) (Minot State University / USA ) Music Library materials” Minot Devlet Üniversitesi Müzik Kütüphanesi Fagot Materyalleri (Mart 1964)”

Max Wade-Matthews & Wendy Thompson (2004 Barnes &Nobles Books New York) The Encyclopedia of Music, Musical instruments and the art of music-making – Music Ansiklopedisi ( Tek baskı 2004) Barnes & Nobles Kitapları New York / ABD

– Fagot ve Literatürünün Analizi “ An Analysis of the Bassoon and Its Literature”, Erişim 10 Mart, 2024. An Analysis of the Bassoon and Its Literature (eiu.edu)

-2005-2009 yılları arasında tutulmuş kişisel notlar

(Visited 179 times, 1 visits today)
+ Diğer Yazıları